Diş Sıkma – Diş Gıcırdatma Alışkanlığı (Bruksizm)

Dişler arasında çiğneme kaslarının kasılması sonucu oluşan devamlı dişlerin teması (kenetlenmesi) diş sıkması olarak tanımlanırken, ağzımızda herhangi bir besin olmaksızın dişlerimizin birbirine temas ederek  sürtünmesel sağa-sola ritmik hareketi diş gıcırdatması olarak tanımlanmaktadır.

Gün içerisinde- özellikle de gece uyku sırasında yapılmakla birlikte- her zaman oluşabilmekte ve kişiler  genellikle bu alışkanlıklarının farkında olamamaktadırlar. Diş hekimi bunu klinikte ağız içi belirtilerle rahatlıkla anlayabilir. Bu erken saptama önem taşır.

DİŞ SIKMA VE DİŞ GICIRDATMA ALIŞKANLIĞININ BELİRTİLERİ

Ağız içinde dişlerin üzerindeki aşınmalar, kırılmalar, çatlaklar, düzleşmeler ( girinti ve çıkıntıların azalması), mine dokusunun ortadan kalkmasına ve alttaki daha sarı renkte olan tabakanın açığa çıkmasına bağlı olarak daha fazla hissedilen sıcak ve soğuk hassasiyetleri, dil kenarında ve yanak içlerinde oluşan ısırma ve ezilmelere bağlı yaralar, özellikle de dil kenarlarında oluşan dantela şeklindeki izler ve diş eti çekilmesi en öncelikli belirtilerdir.

Ağız dışında ise,  çiğneme kaslarında sürekli ve aşırı kas kasılmasına bağlı ağrı, çene yüz ağrıları ve yanak bölgesi kaslarında genişleme en önemli bulgulardır. Bazı hastalarda çene eklemi problemleri de tetiklenebilmektedir.

Ayrıca dişlerde bir miktar sallanma ve dişlerimizi destekleyen kemik dokusundaki yıkımların artması  ve bunun sonucu diş eti çekilmesi ileri düzeyde diş sıkması ve diş gıcırdatması alışkanlığı olan kişilerde görülebilmektedir.

Çocuklarda özellikle süt ve sürekli dişlerin bir arada bulunduğu dönemde meydana gelen gıcırdatmalar normal olarak kabul edilmektedir.

DİŞ SIKMA VE DİŞ GICIRDATMA ALIŞKANLIĞINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Yapılan araştırmalarda diş sıkma veya gıcırdatma alışkanlığı olan kişilerin ancak %5-20’sinin bu alışkanlıklarının farkında oldukları bilinmektedir. Dolayısıyla çoğu hastamıza “Dişlerinizi sıkıyor musunuz?” veya “Dişlerinizi gıcırdatıyor musunuz?” diye sorduğumuzda “hayır” veya “ bilmiyorum” şeklinde cevap verirler. Dolayısıyla diş hekimi yukarıda belirttiğim klinik bulgular ışığında teşhis koyar ve gerekli uyarılarla hastanın farkındalığını oluşturur. Bu tedavinin çok önemli ve ilk kuralıdır.

Genel kanı diş sıkma alışkanlığının, gıcırdatma alışkanlığına oranla daha zararlı olduğu yönündedir.

Bruksizmin anksiyete ve strese karşıt bir reaksiyon olduğu düşünülmektedir. Ayrıca horlama ve uyku apne  sendromu olan kişilerde, bruksizm riskinin arttığı da öne sürülmektedir.

Yapılan araştırmalar sonucunda, alkol, sigara, kafein, bazı sistemik hastalıklarda kullanılan ilaçların yan etkisi, ve genetik faktörlerin bu alışkanlığın gelişmesinde etken olabilecek nedenler olarak düşünülmektedir.

Palyatif tedavide amaç, patolojik etkenin tamamen ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı durumlarda hastalığın kontrol edilerek kişinin hayat standardını nispeten yükseltmeye yöneliktir. Örneğin böbrek hastalarına uygulanan diyaliz veya görme bozukluklarında verilen gözlük palyatif tedavidir. Benzer şekilde bruksizm tedavisinde esas amaç palyatif tedavidir. Meydana gelebilecek fiziksel doku (diş) kaybını kontrol etmek (durdurmak), diş hassasiyetlerini azaltmak ve çiğneme sisteminde oluşabilecek rahatsızlıkların (kas gerilmelerine bağlı oluşan ağrı) önüne geçmek olduğundan, uygulama koruyucu tedavi sınıfında değerlendirilir.

Diş sıkma ve diş gıcırdatma alışkanlığı olan kişilere uygulanacak tedavi aşamalarında ilk sırada gelen konu, kişinin bu alışkanlığının farkına varmasıdır. Kas kasılmasını fark eden kişiler zamanla kas kasılmasının kontrolünü hekiminin önereceği bazı egzersizlerle öğrenebilirler, dolayısıyla bu kasılmaları kontrol edebilen bireyler, bu gerginlikten kaynaklanan baş ağrılarını da azaltabilmektedir.

Benim hastalarıma ilk önerim kendilerini takip etmeleridir.  Bu genellikle gündüz vakitlerinde (uyanıkken) olabilmektedir.  Diş sıkma günlük hayat koşuşturmasında, yoğun iş temposunda hepimizin istem dışı yaptığı bir alışkanlıktır. Diş sıkma tüm dişlerin kenetlenme halidir. Bu kenetlenme gerçekte yutkunma dışında hiç bir zaman olmamaktadır. Yemek yerken bile dişlerimiz tam anlamıyla kenetlenmezler. Sadece ufak temaslarla, kaymalarla öğütme işlemini gerçekleştirirler.  Yutkunurken evet tüm dişlerimiz tam anlamıyla kenetlenir. Ancak bu çok kısa bir süre içinde gerçekleştiğinden herhangi bir problem teşkil etmemektedir.  Kendisini dişlerini kenetlemiş bir şekilde bulan hastalarıma ilk önerim  çok hafif bir şekilde “ MİSSİSİPİ” kelimesini sessizce söylemeleridir. Bu kelime’nin  “Pİ” si ağızdan çıkarken dişler arasındaki mesafe ve kasların pozisyonu ağzın istirahat hali dediğimiz en doğal halindedir. Yani dişlerimizi hiçbir zaman kenetli tutmamalıyız. Her zaman arada bir kaç  milimlik bir aralık olmalıdır. Hastam öncelikle bunun bilincinde olmalıdır.

Çiğneme ekleminde herhangi bir patolojik problemi olmayan hastalarımıza ikinci önerimiz bazı egzersizleri uygulamasıdır.

  1. Yanak kasına odaklanın; ellerimizi yanaklarımıza değdirip tüm dişlerimizi kenetleyip sıkalım. Yanak kasımızın kasılışını hissedelim. (kas kasılmasını algılayalım). 10 saniye bu şekilde sıkalım.
  2. 10 saniye sonra çeneyi istirahat pozisyonuna getirelim (MİSSİSİPİ)
  3. Tekrar dişleri kenetleyelim, dişleri sıkalım (10 saniye)
  4. Tekrar istirahat pozisyonuna getirelim ve bu süreç içinde gevşeme olayına yoğunlaşalım.
  5. Bu işlemi her gece 10 kez tekrarlayalım.

Alışkanlık önleme egzersizin başarılı sonuç vermesi, kişinin her gün düzenli ve uzun süre devam etmesine bağlıdır.

Yani ilk adım alışkanlığın farkındalığı, ikinci adım, alışkanlığın kontrolüdür.

Nadir olarak bazı hastalara ilaç tedavisi olarak kas gevşetici veya sedatize edici ilaçlar önerilebilir.

Ayrıca meditasyon(1), hipnoz(2) ve botoks.(3) tedavileride günümüzde uygulanan yöntemlerdir.

Diş sıkma alışkanlığının bilincine varmalarını sağlayan ve klinikte sıklıkla önerdiğimiz bir diğer tedavi yöntemi ağız içi bazı kapanış apareylerinin kullanımıdır. Gece koruyucusu,  kas gevşetici splint veya ortodontik aparey olarak da adlandırılan bu materyaller;  özellikle kas kasılmalarını (gerginliği) azaltması ve çift taraflı kas aktivitesinde simetri sağlaması nedeniyle dolaylı yoldan çene ve yüz ağrılarının azalmasında veya ortadan kalmasında son derece etkilidirler. Ayrıca farkındalık yaratma konusunda gece uyku sırasında beynimizin bunu algılaması sonucu, sıkma ve gıcırdatma işlemini sürdürmemesi büyük avantaj sağlamaktadır.

Gece koruyucusu apareyleri sert ve yumuşak materyalden yapılabilir. Ben genellikle sert apareyleri kullandırmayı tercih eder, ve hastalarıma öneririm. Yumuşak materyalden yapılan gece koruyucusu apareylerini ise hastalar sert apareyi kullanmakta sıkıntı çekerlerse veya tolere edemezlerse önerebilirim. Çünkü yumuşak madde kullanılarak yapılan apareylerde çiğneme isteğinde artma ihtimali söz konusu olabilmektedir. Bu da bruksizm olayının süresini ve şiddetini de arttırarak çiğneme kaslarında ve çene ekleminde rahatsızlıklar meydana getirebilmektedir.

Gece koruyucusu apareyi öncelikle hastadan ölçü alınarak oluşturulan alçı modeller üzerinde hazırlanır. Daha sonra apareyin ağız içine uyumlanma süreci başlar ve bu aşamadan sonra aparey hastaya teslim edilir. Tabi ki hastalarımıza bazı tavsiyelerimiz olmaktadır. Öncelikle apareyin nasıl takılıp çıkartılacağı anlatılır. Aparey kullanılırken ağrılarda artış olursa hasta apareyi kullanmayı bırakmalı ve hekime haber vermelidir. İlk başta, yaklaşık 1-2 saat süresince tükürük artışının olması normaldir. Konuşma bozukluğu oluşabilir. Ancak bu durum geçicidir ve dilin apareye alışması ile son bulur. Aparey ağızdan çıkartılınca hemen diş fırçası ve diş macunu ile fırçalanmalıdır. Hasta 2-7 gün sonra değerlendirme amacı ile kontrole çağrılır. Başarılı bir tedaviden sonra apareyin kullanımı sonlandırılabilir. Ancak bırakma süreci kişiye özgüdür. Aparey kullanılmadığı süre içinde nemli bir ortamda veya su içinde muhafaza edilmelidir. Splint defortme olursa veya kopan parça olursa kullanma bırakılmalıdır.

SONUÇ OLARAK;

 Diş sıkmayı azaltmak için yapılması en mantıklı şey ise hiç şüphesiz vücuttaki stresi kontrol altına almaktır. Bedendeki stresin yeteri kadar boşaltılmadığı zaman çene, omuzlar, kürek kemikleri gibi yerlerde biriktiğine ve kan dolaşımını etkilediğinden uzun vadede bu kasılmaların sadece çenede değil, sindirim sisteminde sorunlara yol açacağı öngörülmektedir.

Sağlıklı günler dileğimle..

Dr. Tuncay Akdoğanlı

Diş Eti Hastalıkları Uzmanı

KAYNAKLAR

1- Pear JH. Holistic care concepts, bruxizm and necrotizing ulcerative gingivitis . Dent. Hyg (Chic) 1982; 56:24-29
2- Clarke JH, Reynolds PJ. Hypnosis for treatment of nocturnal bruxizm. J Dent Res 1989 68:402
3- Van Zandijcke M, Marchau MM. Treatment of bruxizm with botulinum toxin injections. J Neurol Neurosurg Psychiatry 1990; 53:530